Banka kelimesi, “masa, tezgâh” anlamına gelen İtalyanca “banca” kelimesinden türeyip Türkçeye yerleşmiştir . Banka kelimesinin diğer dillerde de ortak bir söyleyişi vardır.
Bankacılık faaliyetlerinin tüm unsurlarını kapsayan bir tanım yapmak oldukça güçtür . Çünkü gelişen ekonomi ile doğru orantılı olarak faaliyetler de zaman içinde gelişmiştir.
Banka, faiz ile para alıp veren kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve ticari, sanayi, ekonomi alanlarında çeşitli etkinliklerde bulunan kuruluş olarak ifade edilir .
Bu tanım doğrudur ancak tekniktir. Halk arasında banka denildiği zaman ilk akla gelen şey faiz karşılığı para ticareti yapmak olur. Bankaların çeşitli tanımları ve faaliyet alanları vardır; ancak değişmeyen faaliyeti, para alması ve para satmasıdır . Tanım, bankaların gerçekleştirdiği faaliyetleri düşünürsek yetersizdir, ancak temel faaliyet konularını kapsayıcı niteliktedir.
1.2.BANKA İLE İLGİLİ MEVZUATLAR
Bankacılık faaliyetleri, tarih öncesi döneme dayanır. İsimleri farklı olmakla birlikte aslında, bankacılık faaliyetlerini gerçekleştiren kuruluşlar hep var olmuştur. Eski dönemlerde güvene dayanan bankacılık faaliyetlerini, din adamları mabetlerde gerçekleştirmekteydi .
Bankacılık ile ilgili ilk yasal düzenleme Babil’de yapılan Hammurabi Yasalarıdır . Türkiye’de ise ilk kapsamlı kanun düzenlemesi 2999 sayılı Bankalar Kanunu ile olmuştur . Gelişen ekonomi ile birlikte birçok kez kanuni düzenlemeler yapılmıştır.
5411 sayılı kanunda önceki düzenlemelerden farklı olarak kanun koyucu “Bankalar” değil “Bankacılık” kavramını tercih etmiştir. Banka ve bankacılık farklı kavramlardır. Bankacılık terimi, bankaların faaliyetlerinin ifade etmek için kullanılır . Kanun koyucunun tercihi bankaların gelişen faaliyetleri göz ününe alındığında isabetli olmuştur.
1.3.BANKACILIK FAALİYETLERİ
Bankaların gerçekleştirebileceği faaliyetler BK’ da tahdidi olarak ifade edilmiştir. Kanunun 4. maddesindeki faaliyetlerin tamamını banka türlerin hepsini yürütemez. İlgili maddenin ikinci fıkrasında sınırlamalar getirilmiştir. Madde de yirmi bir bent halinde sayılan faaliyet konularından çalışmamızla ilgili olan finansal kiralama işlemleri, BK m. 4/1-t’de düzenlenmiştir. Çalışmamızla ilişkin olan finansal kiralama işlemlerini, BK m. 4/2’de mevduat bankalarının yapamayacağını öngörülmüştür.
1.4.FAALİYET İZİNLERİ
Bankalar, anonim şirket olarak, kuruluş izni aldıktan sonra kurulabilirler. Ancak bankaların kurulması faaliyetleri gerçekleştirmeleri için yeterli değildir. Kuruluş izni ile birlikte faaliyet izni de alınması gerekir . Faaliyet izni alan bankalar, esasında teknik ve personel olarak faaliyetleri gerçekleştirmedeki rüştünü ispatlamış olur. Faaliyet izni alan bankalar düzenli olarak denetlenmesi gerekir .
2.LEASİNG
2.1.GENEL OLARAK
Leasing, ilk olarak 1930’lu yıllarda Amerika’da ortaya çıkmıştır ve 1960’lı yıllara geldiğimizde İngiltere başta olmak üzere diğer ülkelere yayılmıştır . Teknolojinin ve sanayinin gelişmesine paralel olarak leasing de geliştiği açıktır. Modern hukuka ise, Adam Smith’in “kullanım mülkiyeti” kuramından geliştirilerek girmiştir .
Ülkeler, terim birliğini sağlamak için “leasing” kavramını tercih etmişlerdir . Terim birliği sağlamak istenmesinin nedeni leasing sözleşmelerinin yabancı nitelikli sözleşme olma olasılığının yüksek olmasıdır.
Türk hukukunda leasing ilk defa Özel Finans Kurumları Kurulması Hakkında 83/7506 Sayılı Karara İlişkin Tebliği’nin 20. maddesinde 1984 yılında tanımlanmıştır . Burada terim birliği dikkate alınarak leasing kavramı kullanılmıştır. Maddede tanım şu şekildedir: “Kira Akdi (Leasing): Mal ve hizmet üretiminde kullanılacak teçhizatın, mülkiyet Kurum'da kalmak koşulu ile sözleşme serbestisi dahilinde işletmelere, kiraya verilmesidir.”. Tanım leasingi kapsayıcı nitelikte değildir.
İlk yasal düzenleme ise 28.06.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunudur . Kanun koyucu burada “finansal kiralama” terimini tercih etmiştir. Gerekçe olarak da leasing teriminin Türkçe karşılığını kullanılmanın daha doğru olduğunu belirtilmiştir. Ancak “finans” kelimesi de Fransızca “finance” dan gelmiştir.
Öğretideki bir görüş, leasing terimi yerine “Ekonomik Mülkiyet Kirası” teriminin kullanılmasını önermiştir. Tüm bu unsurları göz önüne aldığımızda terim birliği açısından “leasing” teriminin kullanılmasının daha doğru olacağını ifade edebiliriz.
Finansal Kiralama Kanunu ilerleyen zamanlarda yetersiz kalmıştır . Kanun koyucu 2008 tarihli Leasing Hakkında Unidroit Model Kanun Taslağını dikkate alarak 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktöring ve Finansman Şirketleri Kanununu 28494 sayılı Resmî Gazetede yayımlamıştır.
2.2.LEASİNG SÖZLEŞMESİ
Leasing sözleşmesi FFK m. 4’te ve FFFK’ da madde 18’de tanımlanmıştır. İki tanım arasında farklar mevcuttur.
FFK m.4’te leasing şu şekilde tanımlanmıştır; “…kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini, her türlü fayda sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şartı ile kira bedeli karşılığında, kiracıya bakmasını öngören bir sözleşmedir.”.
FFFK m. 18’de ise şu şekilde tanımlanmıştır; “kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracısına bırakmasını öngören sözleşmedir.”.
Farklılıklardan birincisi sat geri kirala modelinin yeni kanun ile benimsenmesidir. İkinci fark bir süre öngörülmemiş olmasıdır.
2.3.LEASİNG SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
Leasing sözleşmesinde olması gereken unsurlar FFFK madde 18’deki tanımdan çıkar . Unsurların bazıları açıkça bazıları ise gizli olarak belirtilmiştir. Maddeye göre leasing sözleşmesi için; leasing şirketi, kiralamaya konu bir mal olması, konu malın mülkiyeti leasing şirketine ait olması, malın zilyetliği kiracıya teslim edilmesi, kira bedeli ve tarafların anlaşmasıdır .
2.3.1.LEASİNG ŞİRKETİ
Bir şirketin leasing sözleşmesi yapabilmesi için, kanunda öngörülen şirketler olması gerekir. 6361 sayılı Kanunun madde 3/1-d’de kiralayanın kimler olabileceğini sayılmıştır. Bu şirketler şunlardır; katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları ve leasing (finansal kiralama) şirketleridir.
2.3.2.LEASİNG SÖZLEŞMESİNE KONU BİR MAL
Leasing sözleşmesine konu mal, taşınır veya taşınmaz olabilir. Husus kanun koyucu tarafından FFFK m.19’da ifade edilmiştir. Maddede “bilgisayar yazılımlarının çoğaltılmış nüshaları hariç olmak üzere patent gibi fikrî ve sınai haklar sözleşmeye konu olmaz.” denilmektedir.
Bilgisayar yazılımlarının eşya olup olmadığı tartışılmaktadır. Hukuki anlamda eşya; üzerinde bireysel hakimiyet sağlanan cismani varlıklardır . Bilgisayar yazılımları bu tanım kapsamında eşya (mal) değildir, ancak kanun koyucu bir istisna getirmiştir diyebiliriz. İkinci fıkrada da eklenti ve bütünleyici parçalar için düzenleme yapılmıştır. Tek başına bir değeri var ise leasing sözleşmesine asıl eşyadan ayrı olarak konu olabilir.
Konu FFFK m. 23/1’de düzenlemiştir. Hükümde açıkça malın leasing şirketine ait olması gerektiğinden bahsedilir. Leasing sözleşmesi süresince sözleşmeye konu olan malın mülkiyeti şirket tarafında devredilemez (FFFK m. 27), ancak taraflar aksini kararlaştırılabilir .
2.3.4.ZİLYETLİĞİN KİRACIYA (LEASİNG ALANA) DEVRİ
Leasing sözleşmesine konu olan malın mülkiyeti, leasing şirketinde olmasına rağmen kullanım hakkı kiracıya aittir . Kiralayan, kiralanan malı kiracıya malın kullanımına uygun bir şekilde devretmesi gerekir.
Devir, sözleşmeden kaynaklanan asli borçtur. Sözleşme de taraflar aksini belirtmedikçe sözleşme tarihinden itibaren en geç iki yıl içinde sözleşmeye konu malı devretmesi gerekir (FFFK m.20). Zilyetliğin devri ile ilgili genel kurallar geçerlidir .
2.3.5.KİRA ÜCRETİ
Tarafların kira bedeli kararlaştırmış olmaları, sözleşmeyi tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme yapar . Ücret miktarı ve ödeme periyotları taraflarca sözleşme serbesti kapsamında değerlendirilir (FFFK m. 20). Ücret, asli unsurlardandır.
Ücretin döviz cinsinden belirlenip belirlenemeyeceği tartışmalıdır. FFK’ da döviz olarak kararlaştırılabileceği ifade edilirken FFFK’ da yer almamıştır. Finansal kiralama sözleşmesinin muhasebeleştirilmesine ilişkin yönetmelikte döviz cinsinden ücret belirlendiğinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Zannediyorum kanun koyucu burada maddeler de sadelik olmasını istemiştir.
2.3.6.TARAFLARIN ANLAŞMASI
Bir sözleşmenin hukuka uygun bir şekilde kurulabilmesi için tarafların birbirine uygun irade beyanlarının olması ve bu beyanlar üzerinde karşılıklı anlaşmaları şarttır.
2.4.ARA DEĞERLENDİRME
Leasing sözleşmesi; isimli, tam iki tarafa borç yükleyen, rızai bir sözleşmedir . Sözleşme devam ettiği süreçte kiralayan, kiralananı kiracının kullanımında bulundurması gerekir. Kiracı ise kararlaştırılan ücreti ödemeli ve kiralananı özenli kullanmalıdır.
Leasing sözleşmelerine ilişkin çıkan uyuşmazlıklarda öncelikle 6361 sayılı kanun uygulanır. 6361 sayılı kanunda düzenlenmeyen durumlarda ise genel hükümler uygulanabilir (6361 sayılı Kanun m. 2/6).
6361 sayılı kanun, çerçeve nitelikte bir kanundur. Maddeler de birçok yerde genel hükümlere atıf yapılmıştır. O kadar ki kanun koyucu uygulanmayacak hükümleri tek tek sayma ihtiyacı hissetmiştir.
Çıkan uyuşmazlıklarda uygulanmayacak hükümler; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 764,765 ve 766 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan kısmî ödemeli satışlar ile konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümler uygulanmaz. Bir diğer uygulamaya ilişkin hüküm ise 6361 ayılı Kanunun yürürlük tarihinden önceki sözleşmelere 3226 sayılı Kanunun uygulanmasıdır.
Leasing sözleşmesi yönetimde kolaylık sağlar . Yatırımcı ödeme kolaylığı sayesinde tüm enerjisini faaliyete yöneltebilir. Leasing işlemlerine ekonomik kriz dönemlerinde talep artar .
2.5.LEASİNG SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARI
Leasing işlemleri üç taraflı işlemlerdir. Leasing şirketi ile leasing alan arasında leasing sözleşmesi; leasing şirketi ile imalatçı/satıcı arasında ise satış sözleşmesi vardır.
2.5.1.LEASİNG VEREN (KİRALAYAN)
Leasing veren şirketler kanunda sayılmıştır ve şirketler tüzel kişiliğe haiz tacirlerdir. Sayılanlar dışında başka bir şirket leasing sözleşmesi yapamaz. Yapılması durumunda sözleşme, genel hükümler kapsamında değerlendirilir.
2.5.2.LEASİNG ALAN (KİRACI)
Leasing işlemleri, leasing alanın yatırım kararı alması ile başlar. Yatırım kararı alan leasing alan, ihtiyacı olan malı üç şekilde temin edebilir; şirketinin öz sermayesinden, banka kredisi ile veya leasing işlemi ile.
Leasing işlemi ile ihtiyacı olan malı temin etmek isteyen yatırımcı, öncelikle malın imalatçı/satıcılarına ilişkin araştırma yapar ve bir teklif alır. Bu teklif ile yatırımcı leasing şirketine gider. Şirket yatırımcının bu işle ilgili olan ehliyetini araştırır. Olumlu sonuca varılırsa leasing sözleşmesi kurulur.
Leasing alanın tüketici olup olamayacağı öğretide tartışmalıdır. Leasing işlemleri yapılırken genellikle yatırımcıdan bahsedilir. Tartışmalar güncel olmayıp FFK döneminde de vardı . Kanun koyucu tüketicinin sözleşme tarafı olamayacağını düşünseydi yeni kanunda hiç şüphesiz yasaklayıcı bir hüküm koyardı. FFFK’ da kiracının tüketici olamayacağı ile ilgili bir hüküm yoktur, bu sebeple kiracı tüketici olabilir . Ancak vergi kaybı nedeniyle uygulamada tüketicilerle leasing sözleşmesi yapılmamaktadır .
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.32 ve m. 17/2’de kiracılara ilişkin leasing işlemi düzenlenmiştir ve FFFK m.2/4 birlikte değerlendirildiğinde de leasing alan tarafın tüketici olabileceği sonucu çıkmaktadır. TKHK m. 32’de konutların finansal kiralama yolu ile tüketicilere kiralanmasından bahsedilmiştir. FFFK m. 2/4’te aynı şekilde konutların finansal kiralama yoluyla tüketiciler devrinden bahsedilmiştir.
2.6.LEASİNG SÖZLEŞMESİNİN ŞEKLİ VE TESCİLİ
2.6.1.ŞEKİL
Leasing sözleşmeleri yazılı şekilde yapılması gerekir (FFFK m. 22/1). Yazılılık ispat şartı değil geçerlilik şartıdır. FFK’ de noterde yapılma zorunluluğu bulunmaktaydı. Yeni kanunda resmi şekil aranmamıştır. Adi yazılı şekil yeterlidir.
Türk Borçlar Kanunu m.13’e göre bir sözleşme hangi şekilde yapılmışsa feshi ve değiştirilmesi de o şekilde olmalıdır. O halde FFK döneminde yapılan sözleşmelerde herhangi bir değişiklik yapılacaksa noterlikçe düzenleme şekline yapılmalıdır .
2.6.2.TESCİL
Tescil geçerlilik şartı değildir. İyi niyeti ortadan kaldırır. Nispi nitelikteki sözleşmeyi üçüncü kişilere kadar genişletir. Eğer kiralanan mal taşınmaz ise tapu kütüğüne, taşınırsa özel sicili var ise özel sicile tescil edilir ve Birliğe bildirilir (FFFK m. 22/1).
2.7.LEASİNG SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARININ BORÇLARI
2.7.1.GENEL OLARAK
Leasing sözleşmesi ile kiracı ile kiralayan sözleşme ile belirli edimleri yerine getirmeyi taahhüt eder. Bir tarafın borcu diğer tarafın hakkını oluşturacağı için çalışmamızda tarafların borcunun incelenmesi yeterli görülmüştür.
2.7.2.KİRALAYAN (LEASİNG VERENİN) BORÇLARI
2.7.2.1.KİRALANANI TEMİN ETME
Leasing sözleşmesine konu malın, sözleşme yapılmasından önce temin edilebileceği gibi yapıldıktan sonra da temin edilebilir . Sözleşme yapılırken malın temin edilmemiş olması sözleşmenin sıhhatine etki etmez.
FFFK kapsamında hasarın geçtiği an ile ilgili hüküm yoktur. Genel hükümler çerçevesinde anı belirlemek gerekir (FFFK m. 2/6). Temin edilen malın hasarlı olması durumunda Borçlar Hukuku kapsamında taşınır eşya söz konusu ise zilyetliğin devri, taşınmaz bir eşya söz konusu ise tapuya tescil ile hasar alıcıya geçer .
2.7.2.2.KİRALANANI KİRACIYA DEVRETME
Kiralayan, kiracıya kiralanan malı teslim ederken kullanıma elverişli koşulların oluşmasını sağlamalıdır . Devir leasing veren tarafından yapılması şart değildir. Uygulamada satıcı/imalatçı teslim edimini yerine getirir .
Leasing veren devir borcunu yerine getirmez ise, TBK m. 123-126 hükümlerinin uygulanması istenebilir (FFFK m. 25 atfı). Temerrüt hükümlerine gidilmesi için leasing verenin kusurlu olup olmaması gerektiği tartışmalıdır.
Öğretide bir görüş; FFFK m. 25’ te geçen “kiralayanın kusur ve ihmalinden kaynaklanan diğer sebepler ile leasing alana (kiracıya) teslim edilmemesi” ifadesini gerekçe göstererek kusurlu olması gerektiğini ifade etmiştir . Bir diğer görüşe göre ise kusura gerek yoktur ve TBK’ da yer alan şartların oluşması yeterlidir . Yargıtay 2013 yılında vermiş olduğu kararında birinci görüşü destekler .
Kiralayan, malı temin etmek için yaptığı sözleşmeden kaynaklanan hakları da kiracıya devretmesi gerekir. Leasing işleminin asıl amacı malın etkin kullanımıdır. Malın ayıplı olması durumunda etkin kullanım söz konusu olamaz. Malın ayıplı çıkması durumunda eğer malı kiracı belirlemiş veya sat geri kirala yöntemi ile leasing sözleşmesi söz konusu olmuş ise, kiralayan sorumlu olmaz .
Malın ayıplı çıkması durumunda sorumluluk genel hükümler çerçevesinde belirlenir. Şartlar oluşmuşsa talepler yine genel hükümler çerçevesinde istenir (TBK m. 305-306).
Etkin kullanıma engel olacak bir diğer neden de zapttır. Zapta ilişkin FFFK’ da düzenleme yoktur. Genel hükümler çerçevesinde hüküm kurulmalıdır (TBK m.309-312). Kiralayan kiracının maldan etkin bir şekilde kullanmasını etkileyecek her türlü faaliyetten kaçınması gerekir.
Malın vergi borçlarına, mülkiyete sahip olan kişi katlanması gerekir (TBK m. 302). FFFK’ da özel bir düzenleme olmadığı için genel hükümler ile tespit edilir.
2.7.3.KİRACININ BORÇLARI
2.7.3.1.KİRA BEDELİNİ ÖDEME
Adi kiralamada kira bedeli misli eşya olarak belirlenebilir iken, burada kira bedelinin para olması gerekir . Ücretin belirlenmesi leasing sözleşmesinin asli unsurudur. Ücretin doğru belirlenmediği takdirde leasing sözleşmesi geçerli bir şekilde kurulmuş olmaz .
Leasing sözleşmesinde ödeme periyotları açıkça belirlendiği için ücret ödenmediği zaman taraf ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer . Genel hükümler çerçevesinde talepler beyan edilir.
Leasing ücretinin döviz cinsinden belirlenmesine engel yoktur. FFK döneminde döviz açıkça zikredilirken güncel kanunda zikredilmemiştir. Ancak Finansal Kiralama, Faktöring ve Finansman Şirketlerince Uygulanacak Tekdüzen Hesap Planı ve İzâhnâmesi Hakkında Tebliğ de muhasebeleştirme Türk parası cinsinden ve döviz cinsinden olarak ikiye ayrılmıştır . Bu durumda etkin bir leasing işlemi için ekonominin güçlü olması gerekmektedir . Kurdaki artışlardan kiracı olumsuz etkilenebilir .
2.7.3.2.KİRALANANI ÖZENLİ KULLANMA
FFFK’ da açıkça ifade edilmiştir (m.24). Kiracı, malı sözleşmeden belirlenen amaca uygun olarak, özenle kullanır. Eğer sözleşmede kullanım amacı belirlenmemişse malı tabiatına uygun amacına göre kullanması gerekir. Malın gereken bakımlarını yaptırmalı ve gereken koruyucu tedbirleri de alması gerekir.
2.7.3.3.KİRALANANIN HASAR VE ZIYAINA KATLANMA
Kiracı hasar ve zıyaın katlanma borcu, hasar ve zıyaının kendisine geçtiği andan itibaren başlar . Hasar ve zıyaının kiracıya geçtiğini genel hükümler kapsamında tespit edilir.
2.7.3.4.SİGORTA PRİMİ ÖDEME
FFK ile FFFK burada ayrıma gitmiştir. FFK’ ya göre sigorta ettirme sorumluluğu kiralayandayken sigorta primlerini kiracı ödemelidir (FFK m. 17/2.). FFFK’ da ise sigorta ettirme sorumluluğunu tarafların anlaşmasına bırakıp sigorta primlerini ödeme borcunu ise kiracıya yüklemiştir (FFFK m. 24/4).
2.7.3.5.ALT LEASİNG YASAĞI
Alt kiralama işlemi, kiracının kiralananı başka bir kiracıya kiralamasıdır. FFFK m. 26/1’e göre kiralayanın yazılı izni alırsa kiracı alt kiralama işlemi yapabilir ve bu işlemde tescil edilebilir .
2.7.3.6.SÖZLEŞME BİTİMİNDE MALIN İADESİ
Sözleşme bitince mal iade edilmelidir. Taraflar sözleşmede süre sonunda malın leasing alanın mülkiyetine geçeceğini kararlaştırabilir (FFFK m. 23/1). İade borcu sözleşme sona erince doğar (FFFK m.32).
2.8.LEASİNG SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ
Sözleşme, belirlenen sürenin dolması, kiracının iflası, ölümü veya fiil ehliyetini kaybetmesi durumunda kendiliğinden sona erer (FFFK m. 30). Taraflar tek taraflı olarak sözleşmeyi uzatabilirler . Sözleşmeyi uzatmak isteyen taraf en az üç ay önce bildirimde bulunması gerekir (FFFK m. 30/3).
2.9.FESİH
Fesih nedenleri kanunda düzenlenmiştir. Leasing alanın tasfiyeye girmesi (FFFK m. 30/2), taraflardan birinin sözleşmeye aykırı davranışı diğer taraf açısından katlanılmaz olması durumu (m. 31/2), kira borcunu ödemeyen leasing alanın tanınan yasal sürelerde ödememesi (m. 31/1) durumlarında kanun koyucu tarafa fesih hakkı tanımıştır .
2.10.MÖHUK KAPSAMINDA LEASİNG
Sözleşmenin niteliği itibari ile yabancı hukuk sözleşmesi olma ihtimali yüksektir. Yabancı sözleşme olması durumunda Milletlerarası Usul Kanununa göre uyuşmazlık konusuna uygulanacak hukuk belirlenmelidir. Yabancı hukuk sözleşmesi olması için sözleşmenin taraflarının farklı hukuk düzenleri ile ilişkili olmalıdır .
Convonsıon on International Financial Leasing önemli bir uluslararası sözleşmedir. Ottowa’da 1988 yılında yazılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti konvansiyona taraf değildir; ancak konvansiyon metinlerini yapacağımız sözleşmeye eklenmemesi engel yoktur .
Konvansiyonun 3. maddesinde uygulaması için aranan yabancılık unsurunda sınır getirilmiştir. Hükümde tarafların işyerlerinin farklı ülkelerde olması şartını getirmiştir . Bu şartı konvansiyonun uygulama alanını daraltabileceğini söyleyebiliriz. Konvansiyona göre leasing işlemlerinin mutlak ticari faaliyetler için yapılması gerekir .
KAYNAKÇA
AKÇAAL, Mehmet: Sözleşme Sonrası Sorumluluk, Konya 2018.
ARAL, Fahrettin/ AYRANCI, Hasan: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, B. 11, Ankara 2018.
ERDEM, Mehmet: “6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu Kapsamında Finansal Kiralamada Ayıplı Teslimler”, GÜHFD, C. 16, S. 1, T. 2017, s. 175-189.
GÜNDOĞDU, Aysel: Bankacılık Hukuku, B. 6, Ankara 2019
HAZAR, Adalet/ BABUŞÇU, Şenol: Banka Hukuku, B. 2, Ankara 2019
KIRMIZITAŞ, Türkân: 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring ve Finansman Şirketleri Kanunu’na Göre Finansal Kiralama Sözleşmesi, Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2016.
KÖKTÜRK, Barışcan: Finansal Kiralama Sözleşmesinde Tarafların Borçları, İzmir Ekonomi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2018.
KÖTELİ, Argun: “Leasing Sözleşmelerinin Hukuksal ve Mali Yönleri ile Türkiye'de Uygulanabilirliği”, BTHD, C. 12, S. 1, T. 1983, s. 63-92
MEKENGEÇ, Merve Acun, Milletlerarası Özel Hukukunda Finansal Kiralama (Leasing) Sözleşmeleri, İstanbul 2014.
OĞUZMAN, M. Kemal/ SELİÇİ, Özer/ OKTAY ÖZDEMİR, Saibe: Eşya Hukuku, B. 20, İstanbul 2017.
ÖZ, Neslihan: Milletlerarası Özel Hukuk Boyutuyla Finansal Kiralama Sözleşmesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2018.
ÖZDEMİR, Sema Gizem: Finansal Kiralama Sözleşmesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2018.
ÖZDOĞRU, Yusuf: Finansal Kiralama Sözleşmelerinin Sona Erme Nedenleri ve Sonuçları, İstanbul 2018.